350+ Ağaçların, zeytin ve yağının öyküsü
Kökleri Girit’ten, gölgesi Nazilli’den…

Zeytinle Büyüyen Bir Masal
Nazilli, Güzelköy’de kök salmış, 350 yılı aşkın geçmişiyle yaşayan zeytin ağaçlarının, yağa, insana ve zamana dönüşen öyküsü.
Atalık Ağaçlar
350 yılı aşkın geçmişe sahip, her biri birer yaşayan tarih olan zeytin ağaçlarımızın gölgesinde üretiyoruz.
Soğuk Sıkım Yağlar
Meyve gibi toplanan zeytinlerimiz, aynı gün soğukta sıkılır; doğallığını ve besin değerini tam olarak korur.
Kutsal Miras
Girit’ten gelen kökleri, Nazilli topraklarında yeniden filizlendi. Barışı, bereketi ve bilgeliği temsil eder.
Sürdürülebilir Tarım
Her ağaca saygıyla yaklaşıyor, kimyasal kullanmadan doğanın dengesine uygun üretim yapıyoruz.
Hasat Şenliği
Zeytin toplamak bizde bir ritüeldir. Düğün gibi coşkulu, yeniden doğuş gibi anlamlıdır.
Toprağın Hikâyesi
Her damla zeytinyağı, asırlık gövdelerin, sabrın ve emeğin bir anlatımıdır.
Zamanın Gövdesinde Bir Hayat
6.5 dönümde 80 ağaç. Her biri bir efsane. Bir kız çocuğunun sarılmak için koştuğu o ağaçtan, mitolojiye, tarihe ve toprağa uzanan bir öykü…
Uluğ’un Gölgesi
- “Barışın, bilgeliğin ve kutsallığın simgesi.”
- Biz 350 yıl diyoruz; oysa ne zaman toprağa düştü, bizden önce kimleri ağırladı bilinmez.
- Sanki zaman, onun gövdesinde dinleniyor.


Zeytinin Anası: Girit’ten Nazilli’ye
- Mitolojiye göre ilk ağaçtır o; dallarından Sezar taç taktı, Cleopatra onun yağıyla ışıldadı.
- Egeli der ki; kökleri asma ve incirle dans eder.
- Biz sadece tanığıyız. Yağını üretir, hikâyesini anlatırız.
Düğündür hasadı. Doğumdur ve yeniden doğuşun sembolüdür; yağının rengi Ra’nın sarısı. Mümkünse taze sıkılıp hemen tüketilmeli; meyve suyu gibi ışık ve ısı görmemeli, hava ile de temas etmemeli. Zamanı geldiğinde hızla toplanmalı ve hemen soğukta sıkılmalı. Sıkıldığında rengi koyu yeşil ve ağdalı akmalı. Konduğu tastan incirle harmanlanarak tadılmalı. Toplarken de ağacın dalları asla kırılmamalı.
Geldi mi hasadın sonu; Üçkuyular Kıraathanesinde, eski Denizli-Aydın karayolunda bir Madran gazozu ve demli bir kahvedir sonu. İşte burasıdır beni duygulandıran; o yoldur ki zulm acıyı ve neşeyi görmüş ve de tarihin son yaprağında da Mustafa Kemalin süvarilerini……
İşte onlar çamur ve toz içinde, sert mizaçlı ve kararlı yüzleriyle, Aydın’ın kadın-erkek efeleriyle, Menderes ovasından İzmir’e yağ gibi akmış, Anadolu’ya zeytin dalı için barışı getirmişler. Yok bunun ötesi…
En küçüğü şimdilik Barış, sonra Ata ve de Özge ağaçları korumuş, sizler için bu yağı üretmişler.
